http://turkeyantalya.8bb.ru/

ТУРЦИЯ_ANTALYA

Информация о пользователе

Привет, Гость! Войдите или зарегистрируйтесь.


Вы здесь » ТУРЦИЯ_ANTALYA » КЫРГЫЗСТАН/KIRGIZİSTAN » Все о Кыргызстане


Все о Кыргызстане

Сообщений 1 страница 10 из 10

1

http://i014.radikal.ru/0803/5f/e8930d7c7b55.gif

http://i015.radikal.ru/0803/97/bbb6157de614.png

Полное название страны: Республика Кыргызстан

Площадь: 198500 кв. км.

Население: 5 млн. чел.

Столица(ы): Бишкек

Народы: 52% киргизы, 21% русские, 13% узбеки

Язык: Киргизский, Русский,

Религия: 75% мусульмане, 20% православные

Отрасли народного хозяйcтва: малое машиностроение, текстильная, пищевая, цементная, обувная, деревообрабатывающая промышленность, производство рефрижераторов и холодильников, мебели, электрических моторов, добыча золота и редких металлов, производство хлопка, картофеля, овощей, винограда, фруктов и ягод, овцеводство, разведение коз, крупного рогатого скота, производство шерсти

Главные партнеры: Китай, Великобритания, страны СНГ, Турция, США, Германия

Время: по Гринвичу плюс 5 часов

Риски для здоровья: Гепатит А и Е, дифтерия, лихорадка, горная болезнь, туберкулез. Соблюдайте осторожность и не пейте воду, даже если местные жители скажут, что она пригодна для питья.

Напряжение в электросети: 220В, 50Гц. На всякий случай захватите с собой фонарь.

Система мер и весов: Метрическая

Возможно, в Кыргызстане не хватает грациозных зданий и причудливых пирожных, но это более чем компенсируется сохранившимся традиционным стилем жизни кочевников с его ненавязчивым гостеприимством и здоровым чувством недоверия к власти, а также пристрастием к традиционному напитку из забродившего кобыльего молока. Большинство туристов считают Кыргызстан одной из самых привлекательных, доступных и гостеприимных стран в Центральной Азии, кроме того здесь находятся горы Центральный Тянь-Шань и Памир-Алай, самые замечательные горы в этом регионе.

В 1991 году после падения Советского Союза эта крошечная, без развитой инфраструктуры республика осталась, казалось, без каких-либо шансов на самостоятельное выживание. Тем не менее, республика существует, в том числе и благодаря смелости, либеральной политике и помощи Запада. В этой стране делается больше, чем в какой-либо другой, для развития туристического бизнеса и упрощения бюрократических процедур для приезжих - частично из-за того, что все понимают, что туризм - то немногое, что может приносить реальный доход.

За исключением Бишкека, Иссык-Куля и некоторых частей Тянь-Шаня туристическая инфраструктура или минимально развита, или находится в разрушенном состоянии, транспорта не хватает, бензин слишком дорог, на дорогах опасно, и повсюду наблюдается рост преступности, во многих случаях являющейся результатом влияния алкоголя и отчаянной бедности. Вам следует справиться с искушением просто выскочить из автобуса в первом попавшемся месте и отправиться в горы. Есть специальные места в сельских районах, такие, как Нарын, Джалал-Абад, Суусамыр, Сокулук и Кемин, где есть недорогие гостиницы и транспорт - это начальные ростки развивающейся туристической индустрии. Самое важное - проконсультироваться в своих посольствах и консульствах, а ещё лучше у других туристов, побывавших в этих местах, прежде чем отправляться куда-либо.

http://i004.radikal.ru/0803/85/d18ae0b1aa8e.jpg

0

2

İlk Kırgız Devleti

        Türklerin bilinen en eski yazılı belgelerinden olan Kök Türk yazıtlarında Kırgızlar, tarihleri çok eskiye dayanan Türk kavimleri arasında zikredilmektedir. Çin tarihine ait yıllıklarda ise Kırgızlar M.Ö. 2. yüzyılda Hunlar zamanındaki olaylar anlatılırken karşımıza çıkmakta ve Kırgız Türklerinin bilinen ilk devletlerini M.Ö. 2. yüzyılda bugünkü Kırgızistan topraklarından doğuya ve kuzey doğuya uzanan bölgede, (Tanrı Dağlarının doğu ve kuzey doğusunda) kurdukları anlaşılmaktadır.
        Aslında bu bölgede yapılan arkeolojik ve antropolojik araştırmalar Türklerin M.Ö. 2. bin yılından da ötelere kadar uzanan tarihlerinin aynı coğrafi alanda yaşanmış olduğunu göstermektedir.

       Bir müddet sonra bu ilk Kırgız Devleti yıkılmış ve Kırgızlar, Töles boyları başta olmak üzere diğer bazı Türk boyları ile birlikte Hun İmparatorluğu'nun idaresinde yaşamaya başlamıştır. Takibeden bir kaç asırlık dönemdeki kaynakların yetersizliği nedeniyle tarihler çok net bir şekilde belli olmamakla birlikte, Hun İmparatorluğu'nun giderek gücünü kaybetmesi sonucunda M.S. 2. ve 3. yy'larda bu Türk boylarının Hun idaresinden çıkarak, bölgede dağınık bir şekilde yaşadığı anlaşılmaktadır.

       M.S. 6. yy'dan itibaren netleşen tarihî verilere göre Kırgızlar M.S. 557 yılında Kök Türk Devletinin fetret devrine rastlayan 7. asrın ikinci yarısı boyunca müstakil bir görünüm sergileyen Kırgızların bu dönemde Çin ile doğrudan ilişkiler kurmalarına rağmen, 699 yılında yeniden Kök Türk yönetimine girdiği görülmektedir.
       Kök Türk kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla, Kök Türklerin Kırgızlar üzerinde hâkimiyet tesisi pek kolay olmamış ve her iki dönemde de ancak uzun ve çetin mücadelelerden sonra Kök Türklerin hakimiyet kurması mümkün olmuştur.
 
       Kırgızlar 743 yılında Kök Türk devletinin yıkılışından sonra yönetimi ele alan Uygur Hakanlığı'nın idâresini kabul etmeyerek, uzun yıllar boyunca Uygurlarla mücadele etmiş ve 9. asrın başlarında Uygurlarla yapılan bir savaşta büyük kayıplar vermelerine rağmen, 838 yılında Uygur Kağanını öldürerek Uygur Devletinin Kuzey kısmını işgâl etmek suretiyle asırlardan sonra ilk defa merkezi Ötüken olmak üzere bir Türk Devletinin idâresini ele almışlardır.
       Kırgızların yüzyıllardan (neredeyse bin yıla yakın bir aradan) sonra yeniden bağımsız bir devlete sahip olmaları, yaklaşık bir asır süren ikinci bağımsız Kırgız devleti süresince onların kültürel alanda yeniden derlenip toparlanmalarına, hatta Kök Türk ve Uygur kardeşlerinin yazı dilini kullanarak kendi kitabelerini yazdırıp diktirmelerine vesile olmuştur.

http://i033.radikal.ru/0803/e7/9839cee84f1e.jpg

      Fakat bu ikinci Kırgız devletinin kurulduğu bölgeler bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti sınırları dahilinde kaldığı ve Çin yönetimince de Türk tarihine ait pek çok önemli eserin gömülü olduğu bilinen bu bölgelerde kazı yapılmasına müsaade edilmediği için, tarih ve bu arada başka bir çok ilim dalı bu bölgeden elde edilebilecek her biri bir hazine değerindeki verilere ulaşamamaktadır.
      Şayet birgün bu bölgedeki Kırgız kitabelerinin gün ışığına çıkartılması mümkün olursa muhakkak ki Kırgızların ve bu arada genel olarak Türklerin Orta Asya'daki tarihlerine ait bilgiler yeni ve daha geniş boyutlar kazanacak, bu arada Türkler'in M.Ö. ve Miladı takiben bir kaç yüzyıl boyuncaki hayatlarının pek çok bilinmeyen yönü açıklık kazanmış olacaktır.
 
        920 yılından sonra, önce Kök Türk ülkesini ve sonra Moğolistan'ı işgâl eden Çin ordularının dalga dalga gelen saldırıları karşısında tutunamayan Kırgızlar 924 yılında bu yurtlarını terkederek, daha batıya (bugünkü Kırgızistan'a) doğru çekilmişlerdir.
       10-12'inci yüzyıllar arasında Karahanlıların hakimiyeti altında yaşayan Kırgızlar, bu dönemde Kırgızistan toprakları üzerinde büyük şehirler meydana getirmiş ve halkın daha çok tarım ve ticarete yönelmesi sonucunda önceleri genellikle göçebe olarak hayvancılıkla uğraşan Kırgızların sosyo-ekonomik hayatında büyük değişimler meydana gelmiştir.
       Söz konusu sosyo-ekonomik gelişmelerle birlikte Kırgızların kültür hayatında da önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve Türk dilinin ilk şâheseri "Kutad-gu Bilig" Balasagunlu Yusuf Has Hacib tarafından bu dönemde ortaya konulmuştur.

       12. yüzyılın başlarından itibaren Kırgızları Cengiz Han yönetimindeki Moğolların hakimiyeti altında görüyoruz. 1217 yılında Moğol yönetimine karşı başlattıkları isyânın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra Kırgızlar 14. asrın sonuna kadar Moğol hakimiyeti altında kaldı. Ancak 1399 yılında yanlarına Oyratları da alan Kırgızlar, Moğol yönetimine karşı başlatılan ikinci isyan ile yeniden bağımsızlığına kavuştular.
       Fakat, o dönemde amansız bir hâkimiyet mücadelesinin hüküm sürdüğü Orta Asya'da gerekli şartlara erişemeden bağımsız kalmak kolay değildi. Nitekim Kırgızlar kısa bir bağımsızlık döneminden sonra 1425 yılında Özbek hâkimiyeti altına girdiler ve daha sonra Özbeklerin Moğol saldırıları karşısında tutunamaması sonucunda kuzeydeki Kazakistan bozkırlarına çekilerek Kazak Yönetimi altında Kazaklarla birlikte yaşamaya başladılar.

       Asya'da Moğol hakimiyeti sona erdikten sonra Kırgızlar önce Kalmukların idâresi altına girmişler ve sonra 1703 yılında Tanrı dağlarının güney batı taraflarına göç ederek, kısa bir süre önce kurulmuş olan Hokand devletinin hakimiyetini gönüllü olarak kabul etmişlerdir. Ancak bu iltihak ile kısa sürede hem nüfusun ve hem de askeri gücün çoğunluğunu ele geçiren Kırgızlar, çok geçmeden Hokand devletinin yönetimini ele aldılar. Böylelikle Kırgız Türklerinin tarihinde yeni bir bağımsız devlet dönemi başlamış oldu.
       Hokand devletinin 18. yy boyunca giderek Orta Asya'da nüfuzlu bir konuma yükselmesi Buhara Emirliği'nin dikkatini çekmiş ve 19. asrın başlarında Hokand Hanı Ömer Han (1809-1822) ile Buhara Emiri Haydar Şah (1800-1826) arasında başlayan rekabet ve çekişme, Orta Asya Türklüğünün en büyük talihsizliklerinden birisi olarak tarihe geçmiştir.
       Öyleki bu hanlıklar, aralarındaki rekabeti, Osmanlı İmparatorluğuna biat etmek suretiyle ondan bir diğerine karşı destek sağlamak için İstanbul'a elçiler göndermek noktasına kadar tırmandırmışlar, fakat bu amansız mücadele sadece Rusların Orta Asya'daki hâkimiyet plânlarını uygulamaya koymak için müsâit bir zemin hazırlamaktan başka bir işe yaramamıştır.
   
       Merkezi Asya'daki Türk Hanlıklarının birbirine düştüğü böyle bir dönemde önce 1846 yılında Kazalinsk Kalesini ele geçiren Rusların Türkistan illerini istilâsı bundan sonra da devam etti. Bu dönemde sadece 1864 yılında Çimkent üzerine yürüyen Rus orduları, Alim Kul kumandasındaki Hokand ordusu tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmış, fakat bu arada Buhara Emirinin Hokand üzerine yüdüğü haberini alan Alim Kul başkenti savunmak için dönünce, bu fırsatı değerlendiren mağlup Rus ordusu 22 Eylül 1864'de Çimkent'i işgâl etmiştir. Böylece iki Türk Hakanı arasındaki anlaşmazlık, Rus ordusuna Türkler tarafından yaşatılan bir hezimetin, büyük bir Rus zaferi olarak tarihe geçmesine vesile olmuştur.
      Çimkent'in işgâlinden sonra Alim Kul yönetimindeki Hokand orduları Rus işgaline karşı amansız bir direniş göstermeye devam ettiler. Bu mücadele döneminde Alim Kul ve ordusu, Buhara Ordularının işgal ettiği topraklar ile Rus ordularının işgâl ettiği topraklar arasında adeta mekik dokuyor ve sürekli olarak bir cepheden diğerine koşuyordu. Nihayet 23 Mayıs 1865'de Alim Kul, Rus ordularına karşı Niyaz Bey Kalesini savunurken şehit düştü.
      Alim Kul'un ölümünü mütekakip Rus ordularının Taşkent'i kuşattığı ve Taşkentlilerin tam otuz iki gün şehirlerini Ruslara karşı kahramanca müdafaa ettiği bir dönemde bile, Buhara Emiri Muzaffereddin, Hokand devletinin başkentini işgal etmekten geri durmadı. Fakat Orta Asya'nın işgâlinde Hokand veya Buhara ayırımı gözetmeden Rus orduları Hokand ülkesinin işgalinden hemen sonra 1867-1868'de Buhara Emirliğinin hâkimiyet sahalarını da işgal etti. Bunu müteakip 1873'de Hive emirliği ve 1874-1875'de Türkmenistan'ın işgali ile Orta Asya'daki Türk yurtlarının tamamı Rusların kontrolüne girmiş oldu.

       Yurtlarının Ruslar tarafından işgâl edilmesine tahammül edemeyen Kırgızlar 1876'da Abdurrahman Abtabacı önderliğinde ve 1885'de ise Oş şehrinde Derviş Han Tora önderliğinden isyan başlatmalarına rağmen her iki isyan da kanlı bir şekilde bastırıldı ve isyancılar katledildi. Buna rağmen Çarlık Rusyası'nın son dönemleri boyunca Kırgız isyanlarının ardı arkası kesilmedi.
       17-18 Mayıs 1898 gecesi Andican'ın Mintepe Camii imamı İşan Muhammed Sabıroğlu yönetimindeki ayaklanarak Rus garnizonunu basan Kırgız Türkleri, modern silahlara sahip Rus ordusu karşısında ağır kayıplar verdikten başka, sağ ele geçen 380 kişi de idam edildi. Bu olaydan sonra bölgeyi ziyaret eden Rus Genel Valisini diz çökerek selamlamamakta direnen 208 kişilik bir halk grubu Sibirya'ya sürüldü.
       Nihayet 6 Ağustos 1916'da büyük ve toplu bir isyan başlatan Kırgızlar, bütün Türkistan'da yayılmakta olan bağımsızlık savaşına iştirak ettiler. Fakat Ruslar tarafından kanlı bir şekilde bastırılan bu isyânda da Kırgızlar binlerce kayıp verdi ve isyânın bastırılması sonucunda üçyüz bin civarında Kırgız Türkü Çin'e kaçmak zorunda kaldı. Bunca can kaybı ve göçe rağmen Kırgızistan'da milliyetçi Kırgız komiteleri hemen ertesi yıl 1917 Bolşevik ihtilâli sırasında yeniden bağımsızlık mücadelesini başlatmışlar ve bu mücadele 1929 yılına kadar sürmüştür.
       Kırgızistan'da yarım asrı aşkin bir süre aralıksız süren bu direnişler ancak Stalin'in despot yönetimi devrinde tamamen sindirilmiş ve bu arada Rusya tarafından 1924'de Muhtar Bölge Statüsü verilen Kırgızistan 1926 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği'ne Kırgızistan adı ile dâhil edilmiştir.
 
       1980'li yılların ortalarından itibaren Gorbaçov'un yönetim dönemi ile başlayan açıklık ve yeniden yapılanma sürecinin getirdiği tarihi gelişmeler sonucunda adım adım yeniden bağımsızlığa doğru ilerleyen Kırgızistan, 20-21 Ağustos 1991'de Moskova'da yaşanan darbe girişimi ve ardından merkezi hükümetin istifası ortamında 31 Ağustos 1991 günü bağımsızlığını ilan etti.

       Bundan kısa bir süre önce, yani bağımsızlığn adım adım yaklaşmakta olduğu süreç içerisinde, 27 Ekim 1990 günü yapılan seçim ile Cumhurbaşkanı olan Askar Akayev, bağımsızlığın ilan edildiği dönemde Kırgızistan Cumhuriyeti yönetiminin başında bulunuyordu. Bağımsızlığı, Akayev ile tanıyan Kırgızistan, bağımsızlık ilanını müteakip 12 Ekim 1991 günü yapılan halk oylamasında yoluna yine onunla devam etmeye karar vererek, Akayev'i yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.

0

3

Kırgızistan'ın başkenti BİŞKEK.

Bişkek (Kırgızca ve Rusça: Бишкек), Kırgızistan'ın başkentidir. 1878 yılında kurulan kentte, 2004 sayımına göre 866.300 kişi yaşar. Kent, Sovyetler Birliği döneminde (1926-1991 arasında), Bolşevik askeri önderlerinden Mikhail Frunze'nin anısına Frunze adıyla anılmıştır.

Bişkek, geniş yolların, mermer devlet yapılarının, Sovyetler Birliği biçeminde apartman bloklarının birarada bulunduğu bir kenttir. Kent, bir satranç tahtası biçiminde tasarlanmış olup, sokakların çoğunun iki yanında agaçları sulama amaçlı dar arklar bulunur. Bu yolla sulanan ağaçlar, yazları sıcakta gölgelik görevi gördükleri gibi, kenti de güzelleştirirler.

Bişkek, denizden 800 metre yükseklikte, Ala-tu dağ zincirinin kuzeyinde yeralır. 4800 metreye dek yükselen ve kentten güzel bir görüntü oluşturan Ala-tu dağ zinciri kendisi de Tanrı Dağları'nın bir uzantısıdır. Kentin kuzeyinden, Chui ırmağının suladığı verimli bir ova, komşu Kazakistan'a dek uzanır.

İpek Yolu üzerinde bulunan ve kervanların dinlenme yeri olan yörede, 1825'de Özbek hanı Kokhand bir kale yaptırdı. Ruslar 1862'de kaleyi yakıp yıkarak bölgeyi de ele geçirdiler. Önceleri kalenin yerini garnizon olarak kullanan Ruslar, zamanla kenti geliştirip Pişpek olarak adlandırdıktan sonra Rus köylülerine verimli topraklar verip onların bölgeye yerleşmelerini özendirdiler. 1926'da kent yeni kurulan Kırgız Sovyet Cumhuriyetinin başkenti oldu. Yine 1926'da kentin adı, Rus devrimlerinde önemli roller oynamış, Lenin'nin yakın arkadaşı ve Bişkek doğumlu Mikhail Frunze'nin anısına Frunze olarak değiştirildi.

Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından sonra, Kırgızistan 1991'de baımsızlığını kazanınca, kentin adı Bişkek'e çevrildi. Kent bugün hızla yenilenen canlı bir yerdir. Sovyet döneminde bulunan birçok sanayi kuruluşu bugün ya kapanmış, ya da küçülmüş olarak üretimlerini sürdürmektedirler. Bir zamanlar Bişkek'in barındırdığı önemli bir Sovyet savaş pilotu eğitim okulunu bitirenler arasında Mısır'ın başkanı Hüsnü Mübarek de vardır.

2002'de ABD Manas uluslararası havaalanını antlaşmayla Afganistan ve Irak'a karşı kullanılmak üzere "Gancı ABD üssü"ne çevirince, Rusya da benzeri bir antlaşmayla Kant'da kendi hava üssünü kurmuştur.

0

4

BİŞKEK`ten bazı fotoğraflar. / Несколько фотографий города БИШКЕК.

http://i047.radikal.ru/0803/20/a466a54a007f.jpg

http://i019.radikal.ru/0803/e6/96a0bad86520.jpg

http://i013.radikal.ru/0803/78/86385f0bbed1.jpg

http://i030.radikal.ru/0803/56/be12b2251346.jpg

http://i032.radikal.ru/0803/4b/008e5805d308.jpg

http://i031.radikal.ru/0803/e6/eb676dcc8ba3.jpg

0

5

Kurtuluş Savaşında 2000 Kırgız
2000 Kırgız yiğidi atlarla yola düşmüş Anadolu'ya.
7000 kilometre at sırtında. Biter mi o yol ya Rab.
Yardım etmek için Mustafa Kemal'in kahraman ordusuna.

Ne bekler o yollarda bilinmez,Türklüğün onurudur belkide
Gazilerin göz yaşları silinmez akar ardısıra
Bir yol gider atayurttan Balkana,Adriyatikten Çin Seddine
İşte o yolun sevdalısıydı atlılar bu biline

At sırtında doğmuştu,at sırtında ölmek yakışır
Üzengiye yapışmıştır kaderi vurulsada düşmez
2000 çelik yiğit taşırcasına binlerce yılı omzunda
Katılacaklardı Mustafa Kemal'in ordusuna

Deh dediler bir tarihe yürü savaşa
Kandaşlarım vuruşurmuş ayrı düşmek yakışmaz kardaşa
Atlarımız yıkılsa da yayan yürür gideriz
Bu ulu dava bizim; ne yaza denk ne kışa

Kurtuluş Savaşının kahraman Cengiz’leri
7000 kilometre atla da sar bizleri
Siz ki nurdan her akıncı tarihsiniz en baştan
Türkler korkmaz dediniz ne yoldan ne savaştan
Kimse geri dönmedi.
Savaştan sağ çıkanlar İznik bölgesine yerleşti.

Bu gün Anadolu'da aynı şeyler olsa ki
Yine kalkar gelirler bu kez 20000 belki

Murat Karal

0

6

Kalbinin üzerine bir Kırgız kalbini ört öyle uyu bu gece...
Manas'tan bir mısra uçur yiğitlik dolsun kalbine hece hece.
Avuçlarında bir Kırgız kalbi
Yanağında donup kalan bir Kırgız tebessümü
Heybeti Tanrı dağlarından
Serinliği yaylalarından al
Can Kırgızistan'ım

Bir masum Kırgız bakışıyla tanış Isıkgölün mehtabında
Bütün dertleri unut bir Kırgızın kalbinin sıcağında
Saflığın temizliğin duruluğun sembolü
Bir Kırgız nefesi hisset yüreğinde

Özümün geldiği topraklarda
Özümün yoğrulduğu topraklarda
Özlediğim
Özlediğimi bilmediğim
Gelince özlediğim
Gidince özleyeceğim

Ey Kırgızistan ak gönlüme ılık gözyaşı gibi
Ey Kırgızistan yak bağrımı Asya güneşi gibi
Ey Kırgızistan benim için Mecnun'un Leyla'yı sevişi
Sen aşkın ülke olup gelişin
Sen bir okul kadar ilim dolu
Sen sevgiyi bana getiren İpek yolu
Seninle yüreğim dolu dolu

Ey bağımsızlığın bayrak bayrak oluşu
Ey 2200 yıldır cesaretin aslan gibi duruşu
Ey sevginin aşkın Isıkgölünde doğuşu

Serinliğin beni bulsun
Ay ışığın gözümün nuru
Berraklığın kalbim olsun
Aydınlığın ruhum
Sıcaklığın benim olsun

SENİ SEVMEK BOYNUMUN BORCU OLSUN
SENİ SEVMEK BOYNUMUN BORCU OLSUN

Bir daha mı gelmek
İnşaallah
Ömür olursa
SÖZ OLSUN SÖZ OLSUN

Saliha İbrahimova

0

7

SEN BISKEGI TANITMISSIN BENDE OSHU TANITIYIM AMA SAYISAL DEGERLINI BILMIYORUM ARKADADALAR BEN OSHTA YASIYORUM BURASI COK GUZEL BI SEHIR HIZLI GELISEN BIR BUNYESI VAR TEKNOLOJI CABUK KAPAN BIR YER EN ONEMLI YERI OSH MERKEZ VE BAZI REYONLARIDIR EN BUYUK IKI REYONUN ADI ARABANSKI VE OSKI REYONDUR EN COK BILNDIK YERI SULEYMAN DAGIDIR VE DUNYANIN EN BUYUK CADIRI OSH SEHRINDE BULUNMAKTADIR VE MUKENMEL BIR TARIHI OLAN FIZMAT UNIVERSITESI VARDIN YANINDAKI TARIH FAKULTESIYLE SULEYMAN DAGINDAN BAKINCA OШ YAZISI CIKIYOR

0

8

EMRE  BANADA YER AYİR OLA ORDA TEK BASİNA ABİTİRME HERSEYİ:))

0

9

BUYUR GEL ENISTE KAFA DINLEMYE BIRE BIR YER BEN VARKEN BURDA COK RAHAT EDERSIN

0

10

Хочу в Бишкек(((
Соскучилась ужО!!!

0


Вы здесь » ТУРЦИЯ_ANTALYA » КЫРГЫЗСТАН/KIRGIZİSTAN » Все о Кыргызстане